18.07.2000

Ayelet Shaked - אילת שקד

Sevgili Arkadaşlar, videonun linki: Ayelet Shaked
Videodan geçen kelimeler ise aşağıdadır:
עֵדָה  - ethnic group ; group, cemaat; dinsel örgüt, toplama, toplanma
בָּדוּחַ  - amusing, entertaining, joyful,
דּוּחַ  - report ; traffic ticket, rapor, tutanak, bildiri, haber
מַצָּב  - situation, condition, status, state ; position
מצב האומה (תוכנית טלוויזיה)
מִתְנַחֵל  - yeni yere yerleşen kimse, göçmen, son... {settler}
חִלּוֹנִי  - dünyevi, dünyasal, laik, dinsel olmayan,... {secular}
יְשִׁיבָה - karşılama, toplantı, buluşma, miting,... {meeting}
סִיעָה  - ayrılık, gruplaşma, nifak, hizip {faction}
סֵפֶל  - kupa, kulplu bardak, bardak, surat etme,... {mug}
מַקְיָאטוֹ  - macchiato (drink)
קְעָרָה  - tabak; yemek; tercih; güzel kız; piliç {dish}
בייקון - beykın, tütsülenmiş domuz eti, domuz pastırması
צוֹפֶה  - izleyici, seyirci
כַּפָה  - (colloquial Arabic) sharp slap, heavy blow
מְחוֹנָן  - marifetli, yetenekli, hünerli,... {talented}
כיתת מחוננים - özel yeteneklere sahip sınıf, özel... {gifted class}
סֶקְס – sex
אֵיזֶשֶׁהוּ - hangisi olursa, herhangi, hangisi,... {whichever}
עזבתי – terk ettim
קטע - kesit, kesim, kesme, kısım, bölüm,... {section}
רַהַט – özel isim. Çeşme {drinking fountain}
סְקָלָה  - pul, balık pulu, skala, kabuk, tartar,... {scale}
סקאלה אחרת - another league
מעליי  - Over me
תִּיכוֹן  - (geometry, statistics) median ; (colloquial) high school
מְבֻגָּר  - adult, older ; mature ; older than
מוּכָן  - hazır, amade, hazırlıklı, istekli,... {ready}
מְגָּרֵשׁ שֵׁדִים - şeytan çıkarıcı {exorciser}
חָמוּד - sweet, charming, delightful, cute ; darling, sweetie, honey
שָׁפַךְ - dökmek, saçmak, serpmek, akıtmak, dökülmek
קָרַע - to tear, to rip, to rent, yırtmak, koparmak, yarmak
הַצָּעָה - teklif, öneri, sunum, arz, satışa... {offer}
קצת - adv. a little, some, a bit, lightly, slightly, piecemeal
חֹסֶר (חוסר) - eksiklik, noksan, yokluk, yoksunluk {lack}
רְגִישׁוּת - duyarlılık, hassaslık, duyarlık,... {sensitivity}
Ахмед Тиби (араб. أحمد الطيبي‎‎, ивр. אחמד טיבי, также Ахмад Тиби; р. 19 декабря 1958, Тайбе) — израильский политик арабского происхождения, лидер партии ТААЛЬ (Арабское движение за обновление). Тиби считает себя палестинским арабом по национальности и израильтянином по гражданству.
לנפנף – sallamak, kanat çırpmak, pırpır etmek, çırpınmak,... {flutter}
מים זורמים
מַיִם רַבִּים זָרְמוּ מֵאָז בַּיַּרְדֵּן - (colloquial) a long time has past since then
יצא לך - …[1]
עִשֵּׁן - to smoke ; to smoke out
סַם - drug, narcotic 
חַנּוּן - (flowery) merciful, compassionate
נַפְתָּלִי בֶּנֶט -  He is the Minister of the Economy, and the leader of the right-wing political party The Jewish Home
הִסְתּוֹבֵב - sürtmek, oyalanmak, sallanmak {loiter}
בְּהֶחְלֵט - kesinlikle, muhakkak, elbette, mutlâka,... {absolutely}
גִּישָׁה - tutum, tavır, davranış, poz, durum,... {attitude}
הַצָּעָה - suggestion ; proposal ; offer
לְאֹם (לאום) - millet, ulus {nation}
מתנגד - karşı, karşıt, karşı olan, muhalif,... {opposite}
הֲקָמָה - kurum, kuruluş, şirket, kadro, birlik,... {establishment}
וִתּוּר (ויתור) - vazgeçme, feragat, teslim, bırakma,... {surrender}
דַּוְקָא - gerçekte, adeta, aslında, gerçekten,... {in fact}
לחתוך - kesmek, kesişmek {intersect}
חֲתִיכָה - (colloquial) attractive young woman
יְצִירָתִי - yaratıcı, neden olan, oluşturan {creative}
סֶפַח - eklemek, ilave etmek, katmak,... {annex}
שטחי
בְּסַךְ הַכֹּל - all in all, all told, a total of- her şeyi düşünerek, toplam olarak
קָבַע  - to decide, to rule ; to determine, to set ; to declare, to announce, to state, to assert ; to make (an appointment) ; to affix
הַעֲמָדָה  - setting up-ayarlama; arranging- hazırlama, dizme,
בְּחִינָה  - test, deneme, miyar, ölçü, kriter,... {test}
הִתְנַחֲלוּת  - settling- yerleşme, iskân, inhabiting ; (in Israel) Jewish settlement in Judea or Samaria, beyond the Green Line
מְבֻדָּד  - yalnız, yapayalnız {lonely}
שָׁפַךְ  - to spill- dökmek, saçmak ; to pour ; to throw out (garbage)
תַּקְצִיב  - bütçe, mali program, stok, yığın {budget}
חֲרָדָה  - endişe, kaygı, merak, sıkıntı, bunaltı,... {anxiety}
מַעְגָּל  - daire, çember, halka, dönge; etraf,... {circle}
נְשׂוּאָה  - married (female)
טַיָּס  - pilot (aircraft)
דרך מִלּוּט - דרך מילוט - kaçış yolu, kaçış istikameti {escapeway}
חֵרֶם  - excommunication ; boycott, embargo, ban ; sending to Coventry
הִתְמוֹדֵד  - to compete ; to contend (with), to cope, to deal with, to withstand (עם) (עם)
וַעֲדָה  - committee, board, commission
שִׁוְיוֹן  - equality ; (sports) tie score
נִטַּל  -
חֲרֵדִי  - ultra-orthodox Jew
גִּיֵּס  - hareketlendirmek, seferber etmek, {mobilize (Amer.) }, askere kaydetmek, askere almak, asker... {enlist}
לַהֲקָה  - grup, mızıka, takım, çete, bando,... {band}
גּוּר  - cub, whelp, pup (male), yavru; terbiyesiz genç, yontulmamış... {cub}
דּוֹס  - (slang) religious Jew (usu. derogatory), dalavere, hile, (Argo) {do}
פּוֹצֵץ  - patlatmak, havaya uçurmak, infilak... {explode}
שֵׁן  - tooth ; cog, tine, prong
צִיאָנִיד  - siyanür {cyanide}, цианид, соль циановой кислоты
גברתי – Madam
הִצִּיעַ - to advise, to recommend, to suggest ; to proffer ; to offer 
מוצר - ürün, mahsul, meyve, sonuç, çarpım {product}
רֶשֶׁת  - zincir, dizi, silsile,
לצפות - ummak, ümit etmek; beklemek; sanmak {expect}
תַּג מְחִיר - price tag, fiyat etiketi
אַגַּב  - sırası gelmişken, giderken, yol... {by the way}
קונצנזוס - fikir birliği, ortak görüş, oybirliği;
הִכְרִיז  - to announce, to declare ; to proclaim
להרוס - mahvetmek, bozmak, rezil etmek, yıkmak,... {ruin}
אלמנט - eleman, unsur, öğe, element, faktör, ana... {element}
הַפְתָּעָה  - sürpriz, baskın, hayret, şaşkınlık {surprise}
מָה אִכְפַּת לְךָ? - it's none of your business, what do you care?
כיבוש - oturma, işgal, kullanan, uğraş, iş,... {occupation}
הִתְכַּוֵּן  - kastetmek, niyet etmek, niyeti olmak,... {intend}
הַקְפָּאָה - freezing
חֲמוֹרָה    טָעוּת  - pot, gaf, falso, pot kırmak, gaf yapmak, {blunder}
עוֹרֵר  - to waken ; to arouse ; to spur
הִתְיַשְּׁבוּת  (בהתיישבות) - the building of a settlement in a heretofore uninhabited area ; settlement ; sitting down,
ריבוי - kalabalık, izdiham, çokluk {multitude}
רִבּוּי טִבְעִי - doğal artış, doğal büyüme, doğumla... {natural increase}
הַקְפָּאָה -  donma, dondurma, konjelasyon, donma... {freezing}
ביציות
לספח - bağlamak, eklemek, iliştirmek, takmak,... {attach} asimile etmek…{coopt}
אֶרִיתְרֵאִי  - Eritreli, Eritre'ye ait ya da onunla... {Eritrean}    
נֶעֱלַב  - aşağılanmış, hakaret edilmiş, hakarete... {insulted}
אוּגַנְדָּה - Uganda, doğu Afrika'da Kenya ve Kongo... {Uganda}
יְפֵה נֶפֶשׁ - bleeding heart, kız kalbi, a. чуткая личность; человек, склонный проявлять излишнее сочувствие к другим
בעניין - madde, cisim, husus, şey, konu, mesele,... {matter}
תְּשׁוּבָה  - answer, reply, solution
רְצִינִי  - serious, ciddi, önemli, ağır, ağırbaşlı, şakaya gelmeyen
משפט - hukuk, yasa, kanun, kural, ilke, dava,... {law}
תַּם פ' קל - to be completed, to be finished ; (flowery) to run out of something ; (flowery) to lose, to finish, to cease to exist
תָּם תואר - honest, artless, unsophisticated ; honest person, unsophisticated person, naive person ; (talmudic, Jewish law) non-dangerous (beast)
שַׁעֲשׁוּעוֹן  - (television) quiz Show, yarışma programı, bilgi yarışması
מְשִׂימָה  - belirleme, kararlaştırma; atama, tahsis,... {assignment}, görev, iş, külfet, angarya, ödev {task}
סוֹדִי  - gizli, gizemli, esrarlı, bilinmeyen,... {secret}
פֶּרֶק - bölüm, kısım; bahis; dini meclis... {chapter}
דִּיּוּן  - tartışma, görüşme, münazara, müzakere,... {discussion}
סוֹעֵר  - fırtınalı, şiddetli, heyecanlı {stormy}
הַצָּעַת חֹק - fatura etmek, fatura çıkarmak, afişe... {bill}
הַסְדָּרָה  - düzenleme, ayarlama; diziliş, düzen,... {arrangement}
נִלְהָב - ateşli, coşkulu, hevesli, istekli, can... {enthusiastic}
הַמְעָטָה  - lessening, reduction, decrease, diminution, azaltma, eksiltme
טַעֲנָה  - complaint, objection ; claim, argument ; (law) plea, argumentation ; claim to
הִשְׁתַּלֵּט  - to take control of, to gain control ; to take over ; (colloquial) to have command of,
באופן לא חוקי - illegal bir şekilde, yasadışı bir... {illegally}
קובעים - koymak; yerleştirmek, takmak, kurmak,... {set}
מְצִיאוּת
עִנְיָן - matter, issue ; problem, concern ; interest ; בעניין - concerning, in the matter of ; לענייננו - back to the matter at hand, back to business
מִפְנֶה  - değişiklik, değişim, demir para,... {change}
לִשְׁכָּה  - ofis, büro, devlet dairesi, bakanlık,... {office}
בּוּק  - box (tree) ; (colloquial) beech (tree)
בּוֹק  - (Yiddish) (slang) fool, imbecile, numskull
אֵשֶׁל  - tamarisk (tree), ılgın
מִתַּחַת לַחֲגוֹרָה - belden aşağı, haksızca, kahpece {below the belt}
נִצְפָּה   - seyretmek, izlemek, bakmak, gözlemek,... {watch}
הִכְחִישׁ - yalanlamak, aksini iddia etmek,... {contradict}, inkar etmek
הִצְטַלֵּם  - to pose for a photograph, to be photographed
תהליך - yöntem, usul, işlem, süreç, gidiş,... {process}
אבו מאזן - Mahmoud Abbas, מחמוד עבאס
להקשיב - to listen
אַפְּרוֹפּוֹ - tam zamanında, zamanı gelmişken, sırası... {apropos}
תְּמוּרָה - return, compensation, exchange ; value ; change ; (syntax) apposition ; (law) consideration ; (mathematics) permutation ; בתמורה - in return, in exchange ; תמורת - in return for, for
סֵרֵב - to refuse, to decline, to reject, inkar etmek
מַהֲלָךְ - hareket, oynama, oynama sırası, taşınma,... {move}
חַד-צְדָדִי - one sided, tek taraflı, eşitsiz, taraflı, taraf tutan
הִתְפַּשֵּׁרcompromise, uzlaştırmak, ara bulmak, uzlaşmak, anlaşmak, gölge düşürmek,
מֵאֲחוֹרֵיbehind, arkasında, gerisinde
חָזוּת - appearance, aspect, görünüm, görünüş, dış görünüş
תָּמִים  - honest, simple, innocent, naive ; complete, full (period of time),
סַחְבָּק - (סלנג, ערבית) חבר, ידיד
הִסְתַּתֵּר - to hide oneself
קִיצוֹנִי - end, last, farthest ; extremist, fanatical, radical ; extreme
עֲלֵה תְּאֵנָה - kılıf, gizlenmesi gereken şeyin örtüsü {fig leaf}
הִרְשָׁה - to permit, to allow, to let
להצביע - to vote; raise one's hand or finger; point at, hint
בְּדִיחָה - fıkra, şaka, muziplik, komiklik, alay... {joke}
חֲצָאִית - etek, eteklik, eksik etek, kenar, kenar... {skirt}
רוּחָנִי - ruhsal, ruhani, manevi, tanrısal, dini,... {spiritual}
מְדִינִי - politik, siyasal, siyasi, hükümet,... {political}
הֶסְבֵּר - açıklama, izah, tanımlama, yorum, anlam,... {explanation}
יָא - you... (said before an insult)
קַמְפֵּיְן - sefer; kampanya; seferberlik, mücâdele,... {campaign}
מְקַלֵּל - lanetleme, sövgü, lanet okuma {cursing}, ezici, tahrip edici; şiddetle karşı... {damning}
ממָתַי - since when, ne zamandan beri, dığından beri
הִתְיַעֵץ - to consult (someone) danışmak, başvurmak,
להזיק - bozmak, hasar yapmak, zarar vermek,... {damage}
פְּסָק  - (law) ruling, decision
פסק-הלכה - sentence according to Jewish law
להשכיר - bırakmak, izin vermek, meydan vermek,... {let}
מָרוּחַ  - yayılma, genişleme, dağılma, bulaşma, yayılım
קָרַס  - çökmek, düşmek, yıkılmak,
הֲגָנָה  - savunma, himaye, korunma; davalı; sanık;... {defence (Brit.) }
נוֹזְלִי  - sıvı, likit madde {liquid}
בקשר לזה - dolayısıyle, o münasebetle {thereby}
צוֹפֶה  - viewer, spectator ; talent scout ; observer, monitör, seyirci, izleyici {spectator}
סִיעָה  - faction ; (flowery) group, band (of people)
מַעֲרִיץ  - fan, admirer, hayran, aşık
הֲכִי   - (colloquial) the most ; (flowery) is there, could it be that (beginning of question)
הכי טובה - the best
אורית סטרוק - Orit Strook
שְׁאֵלוֹן   - anket, soru kâğıdı, soruşturma {questionnaire}
להשלים - kabul etmek, kabullenmek; onaylamak,... {accept}, doldurmak, tamamlamak, bitirmek, yerine... {complete}
מִשְׁפָּט   - hukuk, yasa, kanun, kural, ilke, dava,... {law}
סיבה - sebep, neden, gerekçe, sağduyu, akıl,... {reason}
צרות - darlık, kısıtlılık {narrowness}
מסתנן - ajan, casus, köstebek {infiltrator}
סַרְטָן  -
גַּב  - back 
חור - delik, çukur, oyuk, boşluk, derin yer,... {hole}
לעקור - yerinden çıkarmak, yerinden etmek,... {displace}
סִיּוּם  - son, bitiş, sona erme, kusursuzluk,... {finish}
לנצל - yararlanmak, faydalanmak, kullanmak,... {take advantage of}
בָּמָה - iskele, sahne, zemin, ortam, etap,... {stage}
להגיד - to tell, say, inform
לערוץ
קִזּוּז  - deduction, reduction ; (accounting, taxation) offset, çıkarılan miktar, kesinti, indirim
חֻפְשַׁת לֵדָה - Отпуск по беременности и родам
הִוָּה  - atamak, seçmek, yürürlüğe koymak,... {constitute}
עֲבוּר  - için, göre, amacıyla, doğru, uygun,... {for}
הַשְׁרָאָה  - ilham, esin, vahiy, fikir, telkin, nefes... {inspiration}
פֶמִינִיסְטִי  - feminist
תָּפַס  - yakalamak, tutmak,
סיימנו  |        We finished
אֻלְפָּן  - studio (recording, television, radio) ; intensive Hebrew school

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder