1. İbadetin Anlamı ve Kapsamı
2. Niçin İbadet Edilir?
3. İbadet-Temizlik İlişkisi
3.1. Beden Temizliği
3.2.
Gusül
3.3. Abdest
3.4.
Teyemmüm
3.5. Mekan ve Çevre Temizliği
___________________________________
1. İBADET'İN ANLAMI VE KAPSAMI
Sözlükte; boyun eğmek, itaat ve kulluk etmek anlamına gelir. Terim
olarak ise: Allah’a saygı, sevgi, şükür ve minnet duygularını ifade etmektir.
Kişinin
inancını davranışlarına yansıtması, Allah (c.c.)’ın razı olduğu işleri yapması,
razı olmadığı işlerden de uzak durmasıdır.
İnsanlar
nasıl ibadet edeceklerini kendi akıl ve iradeleri ile bilemezler. Bunun için
Allah (c.c.), peygamberler vasıtasıyla razı olduğu ve rıza göstermediği
davranışları bildirmiştir. Peygamberler de ibadetlerin uygulanması hususunda
örnek olmuşlardır. Dinimizde namaz kılmak, oruç tutmak gibi belirli zaman
dilimlerinde yapılan ibadetlerin yanında, diğer varlıklara yararlı olmak,
faydalı ve güzel işler yapmak gibi insanın kendi iradesine bağlı davranışları
da ibadet sayılmıştır. Aç bir hayvanı doyurmak, okumak, evin geçimi için helal
yoldan para kazanmak gibi.
Dinimiz davranışların yanında niyete
de önem verir. Niyet bir işi yaparken güdülen amaç anlamına gelir. Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadisinde
“Ameller niyetlere göredir”... (Sahih-i Buharî, iman 41) buyurarak niyetin
önemine işaret etmiştir. Bundan ötürüdür ki: İnsanın yaptığı amel, ibadet
kişinin niyetine göre Allah (c.c.) katından reddedilir veya kabul görür.
2.
NİÇİN İBADET EDİLİR?
İbadet, öncelikle Allah emrettiği
için edilir. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Sizi ve
sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin." يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ
وَالَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ (Bakara Suresi, 21. ayet). وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ (51 / zâriyât - 56)
Allah'ın her emrinde olduğu gibi,
yalnızca kendisine kulluk etmeyi emretmesinde de çok önemli amaçlar vardır. Bu
amaçlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
1. İbadet
etmekle Allah'a yakınlaşmış, kötülüklere uzaklaşmış oluruz. (İbadet eden insan Allah'ı unutmaz. Allah'ın sevgisi
kalbine kök salar. Kötülükler, onu esir alamaz. Allah'a olan inancı, güveni ve
bağlılığı, onu yanlış yollara sapmaktan korur. Doğru yolda, sağa sola
yalpalamaksızın dimdik yürür)
2. Yalnızca
Allah'a ibadet etmek, bizi diğer varlıkların kölesi olmaktan kurtarır.
(Dünyada, insanı kendine çeken sayısız güzellikler vardır. Allah bunları
insanların yararlanmaları için yaratmıştır. İnsanlar Allah'ı unutur, hırslarına
ve tutkularına yenik düşerlerse bu güzellikleri sadece kendilerine alıkoymak ister,
bu uğurda bütün hayatını harcarlar. Onları elde etme hırsı o kadar büyür ki, bu
uğurda her türlü kötülüğü yapmaktan geri durmazlar. Daha çok paraya ve güce
sahip olma hırsı, tarihte ve günümüzde pek çok savaşlara, ölümlere, çevre
kirliliğine neden olmuştur. İnsanların bu zayıflıktan kurtulmaları, en büyük
güç olarak Allah'ı bilmeleri ve yalnızca ona kulluk etmeleri ile mümkün olur.)
3. Yalnız Allah'a kulluk etmekle,
arzularımızın sonsuz isteklerini kontrol altına almış oluruz. (İnsanlar, çoğu zaman kötü ve yanlış davranışları,
kendilerine sahip olamadıklarından, kötülüğünü bildikleri halde yaparlar. İnsan
iradesi, eğer iyi eğitilmemişse, birazcık zorlukla karşılaştığında bile hemen
çözülüverir. İşte ibadetlerin her biri insan iradesini güçlendiren bir programdır.
Örneğin orucu düşünelim. Oruç insanı sabırlı olmaya ne kadar güzel alıştırır
değil mi?)
4. Yalnız Allah'a kulluk etmek, bizde hak ve
adalet ölçüsü oluşturur. (Her
şeyin tek yaratıcısı Allah, doğrularla yanlışları birbirinden ayırmamızda bizim
için önemli bir ölçüdür. Bu durum, Allah'a ibadet eden insanlarda ortak bir hak
ve adalet ölçüsü oluşturur.)
5. İbadet etmekle Allah'a şükür görevimizi
yerine getirmiş oluruz. (Allah'ın
üzerimizde sayısız nimetleri vardır. Bu nimetlerin karşılığında teşekkür etmek,
Allah'ın yüceliğini ve cömertliğini anmak en önemli görevimizdir. Allah'a
ibadet etmekle bu görevimizi yerine getirmiş oluruz.)
İbadet etmekle ne elde ederiz?
1. Allah' ibadet etmekle onun sevgisini ve rızasını elde
ederiz.
2.
İyi huy ve davranışlar kazanır, kötü huy ve davranışlardan uzaklaşırız.
3.
İnsanların da sevgisini ve takdirini kazanırız.
4.
Allah, kalbimize ferahlık verir; zor işlerimizi kolaylaştırır; nimetlerini
arttırır. Bizden yardımını hiçbir zaman eksiltmez. Bize dost olur. Allah'ın
dostluğunu kazanmak, ne büyük bir mutluluktur!
İbadet
Kapsamı İslam dininde insan davranışlarının ibadet olarak adlandırılmasının iki
yolu vardır. Birincisi insanın Allah (c.c.) için yapmış olduğu
davranışlarından oluşan ibadetleri, ikincisi ise; diğer insanlar,
canlılar ve çevresi için yapmış olduğu davranışlardan oluşan ibadetleridir.
Birinci yoldaki davranışların yapılmasını
Allah (c.c.) emretmiştir. Bunlar; Kelime-i Şehâdet, namaz, oruç, zekât hac vb.
Bunlar aynı zamanda İslam dininin temel ibadetleridir. Efendimiz Hz. Muhammed
(s.a.v.) : “İslam beş şey üzerine kurulmuştur….” (Sahih’i Buharî, iman 1) Diye
başlayan hadisinde bu ibadetlere işaret etmiştir. Bu ibadetleri yerine getiren
Allah (c.c.)’a karşı sorumlu olduğu kulluk görevini yerine getirmiş olur. Aynı
zamanda bu temel ibadetler, insanı ikinci yoldaki istenilen güzel davranışlara
yöneltir.
İkinci yoldaki davranışların ibadet değeri kazanması, yine
dinin koyduğu ölçülere uyulduğu oranda olur. Örneğin; din insanın her işinde
dosdoğru olmasını emreder. "...Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.." (Hûd
suresi, 12. ayet). Diğer insanlarla olan ilişkilerimizde de bu emre uyarsak
davranışlarımız ibadet değeri kazanır. Yine komşuya, eşe, dosta güler yüzlü
olmamız tavsiye edilir. (Et tebessümü sadakatun). Bu bilinçle yapılan ve
bize sıradan gelebilecek davranışlar bile ibadet hükmüne geçer. Susamış bir
canlının susuzluğunu gidermek, bizden zayıf canlılara şefkat ve merhamet
göstermek hep ibadet hükmündedir.
İnsanın
yapmış olduğu bu ibadetler yapılma durumuna göre üç sınıfa ayrılır.
1. Bedenle yapılan ibadetler: Bunların başında namaz ve oruç gibi
ibadetler gelir. Çalışmak, okumak, çevreyi temiz tutmak vb. davranışlarda bu
gruptandır.
2. Mal ile yapılan ibadetler: İnsanın sahip olduğu zenginlik ve maddi gücü ile
yaptığı ibadetlerdir. Bunların başında da zekât ve fitre gelir. Bunlara sadaka
vermek ve infak etmek de dâhildir.
3. Hem mal hem bedenle yapılan ibadetler: Hac bedenle yapılan bir ibadettir. Ancak bunu
gerçekleştirebilmek için belli bir zenginliğin olması gerekir.
İslam,
insanı eşrefü’l-mahlûkat (yaratılmışların en üstünü, en şereflisi) olarak kabul
eder. Onu bu unvanına uygun davranmaya teşvik eder. Kur’an-ı Kerim’de “...onlar
ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar….” (Âl’i
İmrân suresi, 191. ayet) ayeti ile insanın en tabi davranışlarının bile Allah’ı
anmakla ibadete dönüştüğü vurgulanır.
Netice olarak insan kendisine bahşedilen bu unvana uygun
davranışlar gösterirse Allah onun hiçbir davranışını zayi etmez. Bu durum
Kur’an-ı Kerim’de şöyle belirtilir. “Kim zerre miktarı hayır işlerse
karşılığını görür.” (Zilzâl suresi, 7. ayet). İnsan bu bilinçle hareket etmeli,
davranışlarını buna göre yapmalıdır.
3. İBADET
TEMİZLİK İLİŞKİSİ
İslam
dininde temizlik, ibadetin ön şartıdır. Her Müslüman’ca bilinen temel ibadetlerimiz
( namaz, oruç, hac ve zekât) ile temizlik arasındaki ilişkiyi inceleyelim. Namaz
ibadetini yerine getirmek için insanın gerekiyorsa bütün vücudunu yıkaması,
değilse namaz abdesti alarak temizlenmesi gerekir. Bunun yanında temiz bir
elbiseyle ve temiz bir mekânda namaz kılınabilir. Bu şekilde maddi temizliğe
uyarak ve kalbini kötü düşüncelerden koruyarak kılınan namaz insanı
günahlarından da temizler. Bu hususta Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bir
hadisinde müminlere “ Sizin evinizin önünden bir nehir geçse ve o nehirde günde
beş kez yıkansanız üzerinizde hiç kir kalır mı? İşte suyun kiri temizlemesi
gibi günde beş kez kılınan namazda sizin günahlarınızı temizler” (Sahîh-i
Buhârî, Mevakıt 6) buyurarak ibadet, temizlik ilişkisini vurgulamıştır. Yine
Kur'an-ı Kerim’de de “... sizi her türlü kötülükten alıkoyar...” “إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ” (Ankebut suresi,
45. ayet) buyrularak, namazın insanı manevî olarak temizlediği
vurgulanmaktadır. Oruç ibadetini yerine getirirken insan, bedeninin
yanında nefsiyle de oruç tutmalı her türlü kötü duygu ve düşünceden uzak
durmaya çalışmalıdır.
Hac
ibadeti Müslümanların kutsal mekânları olan Kâbe ve Arafat’ da gerçekleştirilen
bir ibadettir. Burada dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlar aynı şekilde
dua ederek bağışlanmayı dilerler. Bu mekânlarda yapılan dua ve tövbelerin kabul
derecesi daha yüksektir. Onun için hacılar burada içtenlikle tövbe etmeye
çalışırlar. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.)’in “Günahlarından tövbe eden hiç günah
işlememiş gibi olur” ( İbn-i Mace, s250) özünün gereği bu ibadetten bütün
günahlarından temizlenmiş olmayı Allah (c.c.)’tan umarlar.
Zekât
ibadeti de bir nevi temizliktir. Ancak bu, bedeni ya da manevî temizlikten
ziyade sahip olunan zenginliğin ve malın temizliğidir. İnsanın bir yıl boyunca
kazanmış olduğu mallarına bilmeden karışmış haramların temizlenmesi
demektir.
Görüldüğü
gibi İslam’da ibadetlerle temizlik arasında ayrılmaz bir ilişki söz konusudur.
Temizlik ibadetin öncesinde olabildiği gibi ibadetin bizzat kendisi de insanı
temizlemeye yöneliktir. (İlhami Sazak –dinibil.com)
İbadetle
temizlik arasında ne gibi bir ilişki vardır?
İbadetle
temizlik arasında çok yakın bir ilişki vardır. Çünkü temizlik ibadetin temeli,
aynı zamanda ön şartıdır. Bir Müslüman’ın Allah’ın emrettiği
ibadetlerden bazılarını yerine getirebilmesi için ruh ve beden yönünden her
türlü pislik ve kirlilikten arınmış olması gerekir. Bu nedenle İslam dininde
birçok ibadet, temizlik şartına bağlanmıştır. Kur’an-ı Kerim’deki “Sonra
kirlerini gidersinler, saç ve tırnaklarını kessinler, adaklarını yerine getirsinler
ve o Kâbe’yi tavaf etsinler” (Hac suresi, ayet 29) ayeti Kâbe’yi tavaf ibadeti
için temizliğin ön şart olduğunu açıklamaktadır. O’na (Kur’an’a) tertemiz
olanlardan başkası el sürmesin” (Vakıa suresi, ayet 79) ayeti de Kur’an’a el sürmek
için temizlik gerektiğini belirtmektedir.
Ayrıca
namaza hazırlık şartlarından birisi de, her çeşit manevi pisliklerden,
kirlilikten, yani gözle görülemeyen, fakat pis sayılan hallerden
temizlenmektir. Bu da, gusül, namaz abdesti, ya da teyemmümle gerçekleşir. Namaza
hazırlığın diğer bir şartı da; vücudun, elbisenin ve namaz kılınacak yerin
temiz olmasıdır. Bütün bunlar temizliğin ibadetin temeli ve ön şartı olduğunu,
dolayısıyla temizlikle ibadet arasında sıkı bir ilişkinin varlığını açık bir
şekilde göstermektedir
Temizlik
ne demektir?
Temizlik “Allah’ın emrettiği ibadetlerden
herhangi birini yapabilmek için insanın ruh ve beden yönünden her türlü pislik
ve kirlilikten arınmış olması” demektir. Diğer bir ifadeyle temizlik, “insanın
bedenini, ruhunu ve çevresini kirleten, ibadetlerin yapılmasına engel oluşturan
maddi ve manevi kirlerden arındırmaya yönelik olan uygulamaları davranış haline
getirmek” demektir.
Temizliğin insan açısından önemi nedir?
Temizlik sağlığın temelidir ve uygarlığın en
önemli göstergesidir. Temizlik, insanın ruh ve beden sağlığı üzerinde de olumlu
etkiler yapar. Temiz insan kendini daha rahat ve mutlu hisseder. Çalışma isteği
artar. İşinde daha verimli, katılımcı ve girişken olur. Başkaları üzerinde
olumlu etki bırakır. Temizlik kurallarına uyan insanlar toplumda sevilir,
çevresinde olumlu etkiler bırakır, daha kolay kalıcı ilişkiler kurar. Kendisine
ve çevresine saygı duyan insanlar temizliğe önem vermek zorundadır.
İslam
dininin temizliğe verdiği önem
İslam dininde temizlik denilince; “insanın
vücudunun, yediği, içtiği, giydiği, barındığı yerin, çevresinin her türlü
görünür pisliklerden arındırılması, haram gibi manevi bakımdan pis kabul edilen
şeylerden uzak durulması” anlaşılır.
İslam’ın
en önemli hedeflerinden biri temiz birey ve temiz bir toplum oluşturmaktır.
Bunun için sağlıklı olmanın temel şartı olan temizliğe büyük önem vermiştir.
Kur’an’ın birçok ayetinde, Hz.Peygamberin hadislerinde ve örnek hayatında
temizlik üzerinde ısrarla durulmuştur. Temizlikle ilgili birtakım ilke ve
ölçüler getirilmiş, temizlik bazı ibadetler için ön şart sayılmıştır. Bu
nedenle İslam dininde birçok ibadet, temizlik şartına bağlanmış ve bazı dini
emirlerin yerine getirilebilmesi için de temiz olunmasının gerektiği
belirtilmiştir.
Allah
Kur’an’da “... Orada
temizlenmeyi seven insanlar vardır. Allah da temizlenenleri sever” “فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ أَن يَتَطَهَّرُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ
الْمُطَّهِّرِينَ”(Tevbe, 108) buyurarak temizliğe dikkat
edenleri övmüş, temizlenenleri sevdiğini bildirmiştir. Sevgili Peygamberimize Allah’ın
ilk emri “Oku”, ikinci emri de “Elbiseni
temiz tut. Kötü şeyleri terk et” (Müddesir 4-5) olmuştur. Bu ayetlerde hem
maddi hem de manevi temizliğin emredilmesi dinimizin temizliğe ne kadar önem
verdiğini gösterir. Peygamberimiz de “Temizlik
imanın yarısıdır” (Müslim) buyurarak
temizliğin önemini dile getirmiş, bu konuda davranışlarıyla Müslümanlara örnek
olmuştur. Bütün bunlar İslam’ın temizlik dini olduğunun en açık göstergesidir.
Temizlik
çeşitleri nelerdir?
Temizliği manevi temizlik(iç temizliği), beden
ve elbise temizliği, çevre temizliği olmak üzere üç bölümde ele alabiliriz.
1. Manevi
temizlik
Manevi Temizlik; “insanın her türlü kötülük,
günah ve çirkinlikten kendisini arındırmasıdır”. Buna “iç temizlik” de denir.
Bedenimizin, elbiselerimizin, evimizin, okulumuzun temiz olmasının yanında, ruhumuzun
(iç dünyamızın) da temiz olması gerekir. Çünkü insan ruh ve bedenden meydana
gelmiş bir varlıktır. İçi temiz olan insanın bu temizliği dışına da yansır. Bu
nedenle manevi temizlik kendimize karşı görevlerimizden biridir ve en
önemlisidir.
İnsanı
manevi yönden temiz olmak için; doğru bir inanca sahip olmalı; yanlış inanç ve
düşüncelerden, günahlardan, ahlaka uymayan tutum ve davranışlardan
kaçınmalıdır. Ayrıca kalbin duygu ve düşüncelerin temiz olması gerekir. Kalp
temizliği insanın işlerinde, davranışlarında ve ibadetlerinde samimi ve Allah’ın
hoşnutluğunu kazanmaya yönelik olmasına bağlıdır. Çünkü İslam’da ibadet ve
davranışlar niyetlere göre değerlendirilir. Peygamberimiz “Ameller
niyetlere göre değerlendirilir”(Buhari) buyurmuştur. İnsan bütün
davranışlarını Allah’ın sevgisini kazanmak için yaparsa gerçek bir temizliğe
kavuşur. Bu nedenle insan, başkalarına karşı daima iyi duygu ve düşüncelere ve
doğruluk, yardımseverlik, çalışkanlık, sabır, hoşgörü ve insan haklarına saygı
gibi erdemlere sahip olmalıdır. Dinimizin yasakladığı yalancılık, tembellik,
anne babaya saygısızlık, kıskançlık, kibir, hırs, gösteriş, kin, düşmanlık gibi
kötü duygu, düşünce ve davranışlardan kaçınmalıdır. Çünkü bunlar insanın manevi
yönden kirlenmesine neden olan tutum ve davranışlardır.
Manevi
temizlik, sürekli bir çabayı gerektirir. Günahlardan temizlenmek için
davranışlarımızı, sürekli gözden geçirmeliyiz. Allah’a karşı olan
hatalarımızdan, onun hoşlanmadığı davranışları yapmaktan pişmanlık duymalı,
Allah’a bağışlanmamız için yalvarmalıyız. Buna dinimizde tövbe denir. Günahlarımız
terk ederek, aynı hatayı bir daha yapmamak suretiyle manevi yönden kendimizi
temizlemiş oluruz. Yüce Allah Kur’an’da: “...Allah çokça tövbe edenleri ve çok
temizlenenleri sever” (Bakara, 222) buyurmaktadır.
Kısaca insanın iyiye yönelmesi, güzeli, gerçeği ve doğruyu
araması, kötülüklerden uzaklaşması onun manevi temizliğini sağlar. İçi temiz
olan insanın davranışları da temiz olur. Bu kimseleri hem Allah sever, hem de insanlar
sevgi ve saygı duyar.
3.1.
BEDEN TEMİZLİĞİ: Gusül (Boy abdesti)
Beden temizliği; vücudumuzdaki bütün organların,
yediğimiz içtiğimiz maddelerin, giysilerimizin temiz olmasıdır. Beden
temizliği, kendimize, topluma ve Allah’a karşı görevlerimizdendir.
Beden
temizliği sağlığımız açısından son derece önemlidir. Sağlığın başı temizliktir.
Beden temizliğine dikkat etmek, temiz ve düzgün giyinmek, her insanın hem
kendisine, hem de ailesine ve topluma karşı saygının bir gereğidir. “Dost başa,
düşman ayağa bakar” atasözümüz giyimimizde baştan ayağa kadar temiz ve düzenli
olmamız gerektiğini hatırlatır.
Dinimiz
beden temizliğini ibadet haline getirerek, ona ayrı bir önem kazandırmıştır.
Her gün beş vakit namaz kılarken, Kur’an okumak gibi dini ödevleri yaparken
abdest almak, gerektiğinde boy abdesti alarak bütün bedeni yıkamak bunun
delilidir. Böylece her gün kirlenen organlarımızın temizliğini sağlamış olur,
dini bir görevi yerine getirmenin mutluluğunu yaşarız.
Temiz
ve düzgün giyinmek, dişleri fırçalamak, saçların bakımını yapmak, tırnakları
kesmek, ellerimizi, ayaklarımızı, belli aralıklarla vücudumuzu yıkamak,
bedenimizin temiz olmasını sağlayan etkenlerdir. Aynı zamanda kendimize ve
topluma karşı saygının bir gereğidir. Peygamber Efendimiz de özellikle ağız,
baş, ayak ve vücut temizliğine önem vermiş, hastalıktan önce sağlığımızın kıymetini
bilmemizi öğütlemiştir.
Bir
kimsenin başkalarını rahatsız edecek şekilde giyinmemesi, kılık kıyafetine özen
göstermesi gerekir. Özellikle Allah’a ibadet ederken, okula, camiye veya bir
topluluğa giderken en temiz elbiselerini giymelidir. Böylece hem kendisine, hem
de çevresine karşı ahlaki bir görevi yerine getirmiş olur, toplumda sevgi ve
saygı görür.
Ayrıca
beden temizliğini tam olarak sağlayabilmek için yiyeceklerimizin ve
içeceklerimizin de temiz olması gerekir. Yüce Rabbimiz Kur’an’da: “Ey insanlar yeryüzündeki temiz
ve helal olan şeylerden yiyin”(Bakara 172) buyurmuştur.
Vücudu
temiz, bakımlı, giysileri temiz, düzgün kimseler; sağlıklı, güçlü, zinde
olurlar. Böylece hem Allah’ın sevgisini kazanırlar hem de toplumda sevgi ve
saygı görürler. Sağlıklı bir vücuda sahip oldukları için mutlu olurlar.
Dinimize
göre insanın maddi ve manevi kirlerden temizlenmesinin üç yolu vardır.
Bunlar; boy abdesti, namaz abdesti ve teyemmümdür...
Boy
abdesti
Boy
abdesti şöyle alınır:
1.Niyet
edilir: "Niyet attim Allah rızası için boy abdesti almaya" denir.
2.Ağıza
ve buruna su çekilip güzelce temizlenir.
3.Bütün
vücud, güzelce yıkanır.
Boy
abdesti alırken, önceden vücuda yapışmış kirleri temizlemek, elleri yıkamak,
namaz abdesti almak sünnettir.
Boy
abdesti almayı gerektiren durumlar:
Çocuklar ortalama 11 yaşından sonra,
erginlik çağına adım atar ve birkaç yıl içinde ergen olurlar. Bunun anlamı
şudur: Erkek ve kız çocukları kendi cinsiyetlerine ait özelliklerine sahip
olmaya başlar.
Erkek
çocuklarda erlik hormonları gelişir. Süresi düzenli olmayan aralıklarda erlik
suyunu dışarı atarlar. Erlik suyu, koyu kıvamda sümüksü beyaz/sarı renkte bir
sıvıdır. Bu sıvıya "meni" veya "döl" denir. Bu, bazen uykuda,
görülen rüyalar neticesinde ortaya çıkar. İstem sonucu veya uykudayken dışarıya
meni atan erkeğe, boy abdesti almak farz olur. Cinsel ilişki sonrasında da hem
erkek hem de kadına, boy abdesti almak farzdır.
Kız
çocukları ise, ergenlik çağlarında ayda bir kez, üç-beş gün boyunca süren adet
kanı görmeye başlar. Bu sürenin bitiminde boy abdesti almak farz olur.
Boy
abdesti alması gereken kişiye cünüp (halk arasında cenabet) denir. Dinimize
göre cünüp dolaşmak günah sayılmıştır. Kızlar, adet dönemlerinde temizliklerine
normal zamandan daha çok dikkat etmelidirler. Kullandıkları malzemeleri, ağzı
kapalı çöp kutularına atmaları gerekir. Temizlik dinimizin en önemli
ibadetlerinden biri olduğundan bu konuda titizlik göstermek her Müslüman
üzerine farzdır.
Boy
abdesti Kur'an'da sabit olan bir emir olup, Müslüman olan herkesin yerine
getirmesi gereken bir ibadettir.
Namaza
Hazırlık (abdest)
Boy
abdesti
Namaz, İslam dininin temel ibadetlerinden biridir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) namaz hususunda “Namaz dinin
direğidir.”buyurarak namazın önemine dikkat çekmiştir. Namaza duran kişi Allah’ın
huzurunda onunla konuşmaktadır.
Elbette
insan Rabbinin huzuruna çıkarken bir takım hazırlıklar yapar ve Allah’ın
huzuruna öyle varır. Guslün şartları var mıdır? Namaza hazırlık nasıl olmalıdır?
Namazın öncesinde yapılması gereken altı şart belirlenmiştir. Bunlar;
1.Gusül(yıkanma)
boy abdesti almak. Eğer gusül gerekmiyorsa, normal abdestimizi almak,
2.Bedenimizin,
elbiselerimizin ve namaz kılınacak yerin temiz olması,
3.Dinin
emrettiği şekilde örtünmek,
4.Kâbe’ye
doğru dönmek,
5.Kılınacak
namazın vaktinin girmiş olması,
6.Kılınacak
namaza niyet etmektir.
Namaz
ancak abdest alındıktan sonra kılınabilir. Abdest almadan diğer beş şart yerine
getirilse bile namaz kılınamaz. Kılınsa bile böyle bir davranış namaz olmaz.
Abdest namazın dışındaki farzlarından biridir. Abdestin Kur’an da belirtilen
farzı dört tanedir. Bunlar;
1.Elleri
dirseklere kadar yıkamak
2.Yüzümüzü
yıkamak
3.Başı
meshetmek
4.Ayakları
topuklarla beraber yıkamak. (Mâide suresi, 6.ayet)
Bu farzların yanında Hz Muhammed (s.a.v.)’in sünneti ve
abdestin adabı da gözetilerek Abdest şöyle alınır.
1.Eûzü
besmele çekilerek, abdest almaya niyet edilir.
2.Eller
yıkanır.
3.Ağız
suyla üç defa çalkalanır
4.Burun
suyla üç defa temizlenir.
5.Yüz
üç defa yıkanır.
6.Önce
sağ, sonra sol kol dirseklere kadar yıkanır.
7.Başın
üçte bir bölümü ıslak elle sıvazlanır (mesh edilir).
8.Kulakların
içi ve arkası, sonra ense mesh edilir.
9.Önce
sağ, sonra sol ayaklar yıkanır.
3.4. TEYEMMÜM
Teyemmüm nedir?
Teyemmüm Abdest ya da gusül (boy abdesti) almak
için temiz su bulunamadığı veya suyun kullanılmasına engel oluşturan sebepler
olduğunda temiz bir toprakla yüz ve kolların mesh edilmesine teyemmüm denir. Teyemmüm
İslam dininde ibadetlerin ifası için getirmiş olduğu kolaylıklardan biridir.
İslam dini insanı zaruret oluşturan durumların hiç birinde çaresiz
bırakmaz."...Allah sizin için kolaylık ister.Güçlük istemez..."
(Bakara suresi, 185. ayet). Bilakis getirdiği kolaylıklarla insanların
ibadetlerini yapmalarını mümkün kılar.
Teyemmüm
nasıl alınır?
Teyemmüm yapan kişi ilk olarak teyemmüm abdesti
almaya niyet eder. İkincisinde ise ellerin içi toprağa vurulup yüz, sonra eller
yine toprağa vurulup kollar mesh edilir. Teyemmüm sembolik bir ibadettir.
Abdestin farzlarını yapacak kadar temiz su bulunduğu zaman teyemmüm bozulur.
İbadet etmek için yeniden suyla abdest almak gerekir.
3.5. MEKÂN
VE ÇEVRE TEMİZLİĞİ
İnsanın yaşadığı ortama çevre, barındığı, işini
yaptığı yere de mekân denir. Bu iki kavram yaşadığımız evden başlayıp en geniş
anlamıyla evreni kapsar. Beden ve ruh temizliği kadar çevre temizliği de
önemlidir. Çevre temizliğine dikkat etmeyen biri hem kendisine hem de başkasına
zarar vermiş olur. Çünkü çevreyi başka insanlar ve diğer canlılarla beraber
kullanır. Bunun için ortak kullanılan alanlarda özellikle buna dikkat
edilmelidir. Günümüzün tabiriyle “nasıl bulmak isteniyorsa öyle
bırakılmalıdır”.
Örneğin; parklar, sokaklar, camiler, okullar,
tatil beldeleri ortak kullanım alanlarımızdır. Buraları kirletilmiş pislik
içerisinde bulmak hiç kimsenin hoşuna gitmez. O halde biz de buraları
kirletmemeliyiz. Çünkü buralar başka insanlarca da kullanılmaktadır. Onun için
yapılan bir işten sonra oluşan kirliliği temizlemeli, yerlere tükürmemeli,
çöpleri sağa sola atmamalıyız. Bunları yapanları İslam’ın “iyiliği emredip,
kötülükten sakındırma” (Âl’i İmran suresi, 110. ayet) prensibi
doğrultusunda uyarıp sakıncalarını anlatmalıyız. Kirletilmiş pis bir çevrede
mikropların üremesi ve bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Hz
Peygamber (s.a.v.) bu duruma karşı insanları uyararak “Lanete uğramışlardan
olmaktan sakının” demesi üzerine, yanındakiler; “onlar kimdir ?” diye sorunca
da “Halkın gelip geçtiği yola ve gölgelendikleri yerlere pisleyenlerdir”
(Riyazu’s Sâlihîn, III/32) demiştir. Çevre temizliği hem sağlık açısından hem
de çevre dengesi açısından önemlidir. Kirletilmiş bir çevre insan dışındaki
canlıları da olumsuz yönde etkilemekte bunun neticesinde de yine insan zarar
görmektedir. Bu durumda ne
şekilde olursa olsun çevremizi kirletmemeli, kirletenleri de uyarmalıyız.